Psikoloji

Hiperbolik İndirgeme: Bugünkü Tavuk Yarınki Kazdan Yeğdir

Bu fenomen, zaman tercihlerini açıklamak için kullanılan “düzgün-kas-hipotezi” veya “zaman değeri teorisi” ile ilişkilendirilir. Bu hipoteze göre, insanlar uzun vadeli hedeflere ulaşmak yerine anlık tatminleri tercih ederek, kısa vadeli dürtülerine boyun eğerler. Dolayısıyla, hiperbolik indirgeme, bir tür zaman tercihi yanılgısıdır.

Hiperbolik İndirgeme Nedir?

Hiperbolik indirgeme, insanların daha büyük ve uzun vadeli kazanımlar yerine daha küçük, anlık kazanımları tercih etme eğilimidir. Bu eğilim, insanların zaman içindeki gecikme etkisi nedeniyle, gelecekteki kazanımların bugünkü kazanımlara göre daha az değerli göründüğü bir ön yargıyı doğurur.

Zira İnsanlar, anlık tatminleri ve hemen elde edilebilir ödülleri tercih etme eğilimindedirler.Konuyu somutlaştırmak adına hayali bir senaryo ortamı oluşturalım ve bu ortamda şu sorularla başlayalım:

Birinci soru: 12 ay sonra 1000 lira almayı mı tercih edersiniz, yoksa 13 ay sonra 1100 lira almayı mı?

Çoğu insan gibi düşünecek olursak bu soruya verilecek cevabımız olarak 13 ay sonra 1100 tl almak olur. Bu tercih akıllıcadır çünkü lira için aylık % 10 ya da yıllık % 120 faizi kolay kolay başka yerde bulamazsınız. Bu faiz oranı da bir ay beklemenizden doğabilecek zarar ziyan v.b. tehlikeleri ziyadesiyle karşılar.

İkinci soru: Bugün 1000 lira almayı mı tercih edersiniz, yoksa bir ay sonra 1100 lira almayı mı?

Yine çoğu insan gibi düşünecek olursak, bugün 1000 lira’da karar kılarız. Her iki örnekte de tamı tamına bir ay bekleyip karşılığında 100 lira alıyoruz ama ilk örnek tercih edilirken ikincisine uzak kalıyoruz. Tercih edilen örnekte kendinize muhtemelen şunu söylüyorsunuz:

Bunca zaman beklediysem birazcık daha sabredip, biraz daha beklemekten ne kaybederim ki? Tercih edilmeyen durumda ise bu durum söz konusu bile olamaz.

Hiperbolik İndirgeme

Hayvanlar, gelecekte daha büyük bir ödülü elde etmek için bugün verilen bir ödülden vazgeçmeye razı olmaz. Keza fareler ile ilgili yapılan deneylerde, fareler ne kadar eğitilirlerse eğitilsinler, yarın verilecek iki parça peyniri alabilmek için bugün verilen bir parça peynirden asla vazgeçmemektedirler.

Ayrıca pek çok dini inanış öbür dünya nimetleri için inanlarına dünya hayatı için zorluklara katlanma, zevklere dalmada ölçülülüğü öğütler. Ancak her ne kadar bu yönde bie yaşayış tasvip edilse de dünya nimetlerine dalıp geçen bir hayli inananları bulunmaktadır. Tabiri caizse, tipik bir hiperbolik indirgeme kurbanı oluyorlar.

Zaman Dilimi Çoksa

Diyelim ki, siz bir restoran işletiyorsunuz ve bir müşteriniz yemeğini yedikten sonra ödemesi gereken 200 liralık hesabı bugün ödemek yerine size 30 yıl sonra 2400 lira vermeyi teklif ediyor. Bu oran hesaplarınıza göre yaklaşık olarak %10 faiz oranına denk bir değer. Peki böylesi bir durumu kabul eder miydiniz ya da etmeli misiniz?

Etmezdiniz herhalde. Zaten etmemelisiniz de. Üstelik kim bilir 30 yıl sonra neler neler neler olacaktır. Bu durumun en bilindik örneği ise İsviçre’de yaşandı; Fukushima kazasından önce, 30 yıllık geri ödemeli bir nükleer santral inşasının planı tartışılıyordu, ki bu oldukça enayi işi bir plan. 30 yıl sonra piyasada kim bilir hangi teknolojiler olup yapılan hata telafi edilmeye çalışılacaktır. Ayrıca 10 yıllık bir geri ödeme gerekçelendirilebilir ama 30 yıllık bir geri ödeme gerekçelendirilemez ki daha muhtemel risklerinden bahsetmiyoruz bile!

Peki böyle düşünmekle bir düşünce hatası mı işliyorsunuz? Tabii ki de hayır.

Marshmallow Deneyi (Zevki Erteleme Becerisi)

Walter Mischel adındaki Amerikalı bir psikolog, 1960’lı yıllarda “ödül ertelemesi” ile alakalı Stanford’ın marshmallow deneyi adında ünlü bir deney yaptı. Hiperbolik indirgemenin gözler önüne serildiği bu deneyde, denek olarak kullanılan dört yaşlarındaki çocukların önüne birer şekerleme koyularak onlara iki tercih şansı veriliyor.

  1. Sekerlemeleri hemen yemek.
  2. Birkaç dakika daha belkedikten sonra yerlerse eğer fazladan bir tane daha şekerleme kazanmak.

Tercihleri ne oldu dersiniz? Hayret verici bir şekilde sadece birkaç çocuk ikinci tercihi seçmişler. Sonrasında ise zevki erteleyenler ve ertelemeyenler arasında araştırmalar yapılmış. Akademik başarı durumu incelendiğinde testi geçerek alacağı zevki erteleyebilen çocukların, bu zevki erteleyemeyen çocuklara göre daha başarılı ve sınavlarda daha yüksek skor aldığı görülmüş.

Ayrıca madde ve alkol bağımlılık riskleri daha az, ebeveynlerinin de gözlemlerine göre sosyal becerileri çok daha iyi olmuş. Daha da hayret verici olan, Mischel’in ödül ertelemesi yeteneğine sahip olmanın ilerideki kariyer başarısı için güvenilir bir gösterge olduğunu tespit etmiş olmasıydı. Kısaca pek çok alanda bu çocuklar daha başarılı olmuşlardır. Ayrıca bu deneyin bir benzeri günümüzde de tekrarlandığında benzer sonuçlar vermektedir:

Zaman ufkuna bağımlı olarak, istikrarsız kararlar veriyoruz. Uzmanlar böyle davranışları hiperbolik indirgeme yüzünden yaptığımızı söylüyor. Bir nevi bir karar şimdiki anımıza ne kadar yakınsa duygusal faiz oranımız da o denli yüksek oluyor.

Yaş ilerledikçe ve otokontrolümüzü geliştirdikçe, ödülleri ertelemek bizim için daha kolay başarılır hale geliyor. Fazladan 100 lira kazanmak için 12 ay yerine seve seve 13 ay bekliyoruz. Ama bir ödülü bugün veya daha yakın bir sürede elde edebileceksek eğer, onu ertelemeye razı olmamız için özendirme çok yüksek olmalı. Bunun en iyi örneği kredi kartı borçlarının fahiş faizleri ve diğer kısa vadeli tüketim kredileridir.

Bugünün tavuğu yarının kazından yeğdir tarzında bu düşünce yanlışında dolaysız ödül son derece caziptir. Dürtülerimize ne denli hakim olabilirsek bu hatadan kaçınmayı da o denli iyi başarırız.

Anı yaşa, boşver yarını konsepti olan “Carpe diem” belki içki masalarındayken ya da inceldiği yerden kopsun dediğimiz zamanlarda güzel bir fikirdir. Ancak her günü, son günümüzmüşçesine yaşamak saçmalıktır.

Her ne kadar avantajlı gözükseler de çok uzun zaman dilimlerinde karlı olan değil hiperbolik indirgeme tercih edilen bir durum olmalıdır.

Kaynak:
➡️ Thaler, R. H.: “Some Empirical Evidence on Dynamic Inconsistency”, Economic Letters 8, 1981, S. 201–207.
➡️ Ayrıca New Yorker’da yer alan mükemmel bir yazı için bkz: Lehrer, Jonah: “Don’t! The secret of self-control”, 18. Mayıs 2009.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu