Psikoloji

Elçiyi Vurma Sendromu: Ya Zeval Olursa

İletişimde elçiyi vurma sendromu, insanların kötü haberlerle yüzleşirken sergiledikleri tepkilerin, gerçek sorunlardan ziyade haberin iletilmesine odaklanmasının sakıncalarını ortaya koymaktadır.

Elçiyi Vurma Sendromu Nedir?

İngilizce karşılığı shooting the messenger olarak adlandırılan elçiyi vurma sendromu, olumsuz haber getirenleri sevmeme ve kötü haber taşıyanları suçlama eylemini ifade eden bir fenomendir.

Örneğin, bir çalışan şirketin mali sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu ve maaş düşürmeleri yapılacağını bildiren bir mesajı ilettiğinde, diğer çalışanlar bu kötü haberi duyduklarında rahatsızlık ve öfke duyabilirler. Ancak, bu duyguları ve tepkileri haberin kendisine yönlendirmek yerine, mesajı ileten çalışana yönlendirebilirler. İşte bu durum tam anlamıyla elçiyi vurma sendromu tarifine girmektedir.

Bu tavır, insanlar arasındaki iletişimde ve ilişkilerde önemli problemlere yol açabilir. Haliyle bu durumun farkında olmak ve kötü haberlere verdiğimiz tepkileri yönetmek, daha sağlıklı iletişim ve ilişkiler kurmamıza yardımcı olabilir. Kötü haberlerin sorumluluğunu elçiden ayırmak ve gerçek sorunlara odaklanmak, daha yapıcı ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergilememizi sağlar.

Neden Bu Şekilde Adlandırılmış?

Malumunuz modern telekomünikasyonun ortaya çıkmasına kadar, mesajlar genellikle çeşitli hayvanlar ve insanların aracı olacağı şekilde iletiliyordu. Örneğin, savaşta, bir kamptan diğerine bir haberci gönderildiğinde. Mesaj uygun değilse, alıcı bu tür kötü haberler için haberciyi suçlayabilir ve öfkesini onlardan çıkarabilir, hatta öldürebilirdi.

Haberleşmenin savaşlarda kullanıldığı durumlarda elçiler, bizzat canlarından olmaları yanı sıra çeşitli işkencelere de maruz kalmaktaydılar. Her ne kadar bu iş için hayvanların kullanıldığı dönemler olsa da makus kader onlar için de kaçınılmaz olabiliyordu. Mesajın kötü olması nedeniyle haberi getirmesi için bunca zahmet çekip eğitilen hayvancağızların (Güvercin, karga…) kafasını koparmalar, yere çarpmalar muhtemel yaşanmış olaylardır.

Tarihler biraz ilerlediğinde, yani 18. yüzyılın New England’ı gibi birçok yerde: “Town Crier”, olarak adlandırılan tellallar vardı. Bilindiği üzere tellalların görevi genellikle vergi artışları gibi kötü haberleri ulaştırmak olurdu ve haliyle halk bu işi yapanlara karşı oldukça hoşnutsuzdu. Kötü haber nedeniyle tellallara karşı yapılan saldırıların olması nedeniyle bu saldırıları ve hakaretleri önlemek adına büyük cezaların verilmesini öngören yasalar çıkarılmıştı.

Elçiyi Vurma Sendromu Deneyleri

Bu sendromun gündelik yaşamdaki etkisini gözlemlemek adına çeşitli deneyler yapılmıştır. Yapılan deneylerden birinde, katılımcılara cüzi miktarda para kazanacakları basit bir şans oyunu düzeneği kurulmuştur. Deneyin görevlilerinden bir tanesi, katılımcının ödülü kazanıp kazanmayacağını belirten bir kağıt parçası çıkarmakla görevli olmuştur. Elçi olarak belirlenen ayrı bir kişi ise, ilgili kişilere kazanıp kazanamadıklarını katılımcılara bildirmekle görevliydi.

Ardından da katılımcılardan haberciyi ne kadar sevdiklerini puanlamaları istenmiştir. Tahmin edileceği üzere, kötü haberi alan katılımcılar, iyi haberi alanlara kıyasla haberciyi daha düşük bir şekilde puanladılar. Elçi masum olmasına rağmen bu durumdan kaçamamıştır.

Başka bir deneyde ise, katılımcıların uçağa binmeyi bekledikleri ve kapı görevlisinden bir duyuru aldıkları deney düzeneği oluşturuldu. Kapı görevlisi olarak ayarlanan gözlemci, katılımcıların yarısına zamanında uçağa bineceğini müjdeledi.

Diğer yarısı ise, kapı görevlisinden uçuşlarının iki saat ertelendiğini öğrendi. İyi haber alanlara kıyasla, kötü haber alan katılımcılar, kapı görevlisine karşı hoşnutsuzluklarını ifade etmişlerdir. Üstelik, kapı görevlisinin uçuş gecikmesi üzerinde hiçbir kontrolü olmamasına rağmen.

Sonuç olarak, elçiyi vurma sendromu, kötü haberler karşısında iletişim ve ilişkilerde ortaya çıkan olumsuz tutumları tanımlar. Bu durumun farkında olarak, kötü haberlerin sorumluluğunu haberin iletilmesinden sorumlu kişiden ayırmak ve gerçek sorunlara odaklanmak önemlidir. Bu sayede, daha yapıcı, çözüm odaklı ve sağlıklı iletişim ve ilişkiler kurabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu