Psikoloji

Bilişsel Çelişki (Cognitive Dissonance)

Belki de siz de hayatınızın bir noktasında kendinizi böyle bir durumda bulmuşsunuzdur: Akşam yemeği için ne yiyeceğinize karar verirken, bir yandan sağlıklı seçenekleri düşünüp diğer yandan da pizza yemeyi hayal edersiniz. Ya da belki sigara içen birisiyseniz, sağlıklı bir yaşam sürdürmeyi hedeflerken, bu alışkanlığınızı sürdürme eğilimindesinizdir. İşte bu çatışmalar, aslında psikolojide ‘bilişsel çelişki’ olarak adlandırılan bir durumu yansıtıyor. Bu yazımızda, bilişsel çelişkinin ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını ve bununla nasıl başa çıkabileceğinizi öğreneceksiniz.

Bilişsel Çelişki Nedir?

Bilişsel çelişki, bir kişinin kendi inançlarına, fikirlerine ve değerlerine karşı olan bir eylem, durum veya fikirle karşılaştığında, bunların birbiriyle uyumlu olmadığı durumlarda, onları uyumlu hale getirene kadar değiştirmesini ifade eder.

Açlıktan midesi guruldayan tilkinin biri bir gün üzüm bağına girmiş, usulce asmalara doğru ilerlemiş. Gözlerini iri iri, olgunlaşmış kara üzümlere dikmiş. Tabii güzel görüntüsü ağzını sulandırmış. Arka yere güzelce sabitleyip ön ayaklarını da asma kütüğüne dayamış ve boynunu uzatmış, birkaç salkım üzüm yakalamaya çalışmış ne yazık ki üzümler çok yüksekte olduğundan bir türlü alamamış.

Olanca hıncıyla şansını bir kere daha denemiş. Bu sefer ki hamlesiyle yaklaşmış ama yine de üzüm salkımlarına yetişememiş. Son bir kez denediğinde var gücüyle zıplamış ancak o kadar yükseğe zıpladıktan sonra üzüm salkımıyla göz göze gelip aşağıya, yani ağzı boş, sert ve sırtüstü bir şekilde yere yuvarlanmış.

Üzüm salkımları olduğu gibi durmaya devam etmiş. Tilki beyimiz burun kıvırarak, “Öfff zaten yeterince de olgun değiller, ben böyle ekşi üzümleri sevmem” deyip başı dik, homurdana homurdana ormanına geri dönmüş.

Ezop

Bu düşünce hatasını somutlaştırmak amacıyla Yunan masalcı Ezop’un meşhur “Tilki ile Üzümler” masalını örnek olarak kullandık. Tilkinin amacı ile olay sonrasında ortaya çıkan durum birbiriyle hiç de uyuşmuyor. Bu gıcık çelişkiyi tilki üç yoldan pasif hale getirebilir:

A) Üzüm salkımlarına ulaşıp ziyafet çekerek.
B) Yeteneklerinin bunu başarmaya yeterli olmadığını kendisine itiraf ederek.
C) Masalımızda da olduğu gibi olay sonrasında durumu farklı yorumlayarak.

Son seçenekte olanlar bilişsel çelişkinin nasıl bir şey olduğunu somutlar niteliktedir. Somutlaştırmamıza gündelik hayatta yaşanabilecek benzer bir varsayımla devam edelim.

Varsayalım ki bir araba satın aldınız. Ancak kısa süre sonra aldığınıza pişman oldunuz çünkü koltuklar kötü ve motorun sesi çok yüksek. Peki, böyle bir durumda ne yapacaksınız?

Arabayı geri vermeyi düşünmüyorsunuz çünkü bir hata yaptığınızı kabul etmek, gururunuzu incitiyor. Eh, arabayı iade etmek isterseniz satıcı aynı fiyattan geri almayabilir. Tekrar satmak gibi işler angarya geldiği için alternatif çözüm yollarına da yönelmiyorsunuz. Peki, bu durumda ne mi yapıyorsunuz?

Motorun ses çıkarması ve koltukların rahatsız edici olması, sizi direksiyon başında uyuyakalmaktan ve kaza yapmaktan korumada son derece yararlı olacağını düşünerek, özellikle güvenli bir araba satın aldığınıza kendinizi ikna edersiniz. Bunu akıllıca bir tercih olarak görür ve seçiminizden memnun kalırsınız.

Varsayalım ki bankadan para çekmek istediniz, ancak en yakın bankamatik size bir saatlik yürüme mesafesinde görünüyor. O da nesi! “Neyse ya, ne güzel hem spor yapmış olacağım” deyip yola koyulurken buluyorsunuz kendinizi.

İlk Olarak Ne Zaman Tespit Edildi?

Bilişsel çelişki teorisi, sosyal psikolojinin önemli bir parçası olup ilk olarak Leon Festinger tarafından 1950’lerin sonlarında ortaya atılmıştır. Bu teoriye göre, insanlar tutarlılık ararlar ve inançları ve davranışları arasındaki çelişkileri çözme eğilimindedirler.

Örneğin, bir kişi sağlıklı yaşamayı çok önemsiyor olabilir, ama aynı zamanda sigara içiyor olabilir. Bu durumda kişi, sigara içme davranışı ve sağlıklı yaşama inancı arasında bir çelişki yaşar. Çelişkiyi çözmek için kişi ya sigarayı bırakabilir, ya da sağlıklı yaşamla ilgili inançlarını değiştirebilir (“Sigara içmek benim için o kadar da zararlı değil” gibi).

Bazı insanlar, kalıplaşmış değer ve yargılara sahip olabilir ve zaman zaman sahip oldukları değer ve yargılara aykırı olacak durumlarla karşılaşabilirler. Yani kendi düşünce ve değerleriyle çeliştiğinde, bu çelişkiyi reddetmek, görmezden gelmek veya sansür uygulamak gibi çeşitli davranışlar sergileyerek, sahip oldukları düşünce ve değerleri terk etmemek için adeta çaba gösterirler.

Unutulmaması gereken şudur ki, kişinin kendi düşünce ve değerlerine aykırı olan uyumsuzluklarla yüzleşmek yerine bilinçaltında kendi kendisini kandırması, kişinin bilinçaltında gerçekleşen bir durumdur ve bilinçli olarak yaptıkları veya farkında oldukları bir kendini kandırma durumu değildir.

Bilişsel Çelişki Nedenleri

Niçin mi fikir değiştiriyorum? Çünkü ben fikirlerimin sahibiyim, kölesi değil. Fikirlerime karşı hiçbir taahhüdüm yoktur: İster değiştiririm, ister muhafaza ederim.

Cenap Şahabettin

Eylem ve inançlar arasında çelişki: Kişinin eylemleri, kişinin önceden sahip olduğu inançlara uymadığında bu çelişki oluşur. Örneğin, bir kişi çevre dostu olmayı savunuyor olabilir, ancak plastik ürünler kullanıyorsa bu durum bilişsel çelişkiye yol açabilir.

Yeni bilgi: Eğer bir kişi, önceden var olan inançlarına veya düşüncelerine aykırı yeni bilgiye maruz kalırsa, bu durum çelişkiye neden olabilir. Örneğin, bir kişi kırmızı etin sağlıklı olduğuna inanıyorsa, ancak yeni bir araştırma kırmızı etin bazı sağlık sorunlarına neden olabileceğini ortaya koyarsa, bu yeni bilgi bilişsel çelişkiye yol açabilir.

Karar verme: İki veya daha fazla benzer seçenek arasında karar vermek zorunda kaldığımızda, genellikle bilişsel çelişki yaşarız.

Zorla davranış değişikliği: Bir kişi, inançlarına aykırı bir şekilde davranmak zorunda bırakıldığında bilişsel çelişki yaşayabilir. Bu, genellikle sosyal baskı veya yasal zorunluluklar nedeniyle gerçekleşir.

Bilişsel çelişki, kişinin inançları ve davranışları arasındaki tutarlılığı koruma çabasıdır. Bu çelişki genellikle kişinin inançlarını, düşüncelerini veya davranışlarına körü körüne bağlı kalmamasıyla etkisini azaltır.

Bilişsel Çelişki ve Doğrulama Yanlılığı

Bilişsel çelişki, doğrulama yanlılığı olarak adlandırılan psikolojik kavram ile benzerlik gösterse de, bu ikisi birbirlerinden farklı süreçleri ifade ederler. Her ikisi de bilgi işleme şeklimizi ve karar verme süreçlerimizi etkiler, ancak farklı yönleri vurgularlar.

Doğrulama yanlılığı, insanların kendi inançlarını veya teorilerini destekleyen bilgilere daha fazla önem verme ve bunları arama eğilimini ifade eder. Önceden var olan inançlarına aykırı bilgileri ya göz ardı etme veya hafife alma eğilimindedirler. Doğrulama yanlılığı, genellikle inançların ve değerlendirmelerin doğru olduğunu onaylama arzusundan kaynaklanır.

Öte yandan, bilişsel çelişki, bir kişinin aynı anda iki veya daha fazla çelişkili inanç, düşünceye, değere sahip olduğunda yaşadığı bir durumdur. Bilişsel çelişki genellikle stresli bir durumdur, çünkü bir kişi birbiriyle uyuşmayan düşünceler veya inançlar arasında kalır. Kişi bu durumu çözmek için genellikle inançlarını veya davranışlarını değiştirir.

Kaynak: Festinger, Leon; Carlsmith, James M.: “Cognitive Consequences of Forced Compliance”, Journal of Abnormal and Social Psychology 58, 1959.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu