PsikolojiSafsatalar

Sonuç Ön Yargısı: Salt Skora Bakmak

Belki de bir zamanlar riskli bir yatırım kararı aldınız ve olağanüstü bir başarı elde ettiniz. Sonra bir dahaki sefere aynı stratejiyi izlediniz, ancak bu sefer sonuç o kadar da iyi olmadı. Ya da belki bir futbol maçında son dakika golü atan takımınızın taktiklerini ‘mükemmel’ olarak nitelendirdiniz, ancak aynı strateji başarısız olduğunda, taktikler ‘saçma’ olarak damgalandı. Bu durumlar, sonuç ön yargısı denilen bir şeyi göstermektedir.

Sonuç Ön Yargısı Nedir?

Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar.

Victor Hugo

Sonuç ön yargısı (İngilizce: Outcome bias), bir olayın sonucuna dayanarak, o olayın gerçekleşme olasılığını veya sürecini değerlendirmekteki yanlılık anlamına gelir.

Bu ön yargıda, bir eylemin veya kararın sonucu, o eylemin veya kararın ne kadar doğru veya yanlış olduğunu belirlemek için tek başına kullanılır. Bu durumda, süreç veya neden-sonuç ilişkisi göz ardı edilir ve sadece sonuca odaklanılır.

Örneğin, bir futbol takımı teknik direktörü riskli bir strateji izleyip maçı kazanırsa, genellikle bu karar akıllıca bir hareket olarak değerlendirilir. Ancak, aynı riskli strateji sonuçta bir mağlubiyete yol açarsa, bu karar hatalı bir seçim olarak görülebilir. Oysa ki kararın kendisi, sonuç ne olursa olsun, aynıdır. Haliyle salt sonuca bakmak, kararın aslında ne kadar mantıklı veya akıllıca olduğunu değerlendirmemizi zorlaştırır.

Bu konuyla alakalı verilebilecek belki de en güzel örnek borsa ile ilgilenenlerin karşılaşmış olabileceği “borsa maymunu” hikayesidir.

Hikaye şöyle bir varsayım içermektedir: Bir milyon maymun borsada işlem yapmaktadır. Bu maymunlar, tamamen rastgele bir şekilde hisse senetleri alıp satarak hareket ederler. İlk yılın sonunda, bu alım satım işlemlerinin yaklaşık olarak yarısı maymunlar için karlı olurken diğer yarısı zararlı olacaktır.

Zarar eden maymunlarımızın bir daha borsa oynamadığını düşünelim. Geriye kalan 500.000 başarılı maymunumuzun ikinci yılın sonunda da yine yarısı kar elde edecek, diğer yarısı ise zarar edecektir. Yani, 500.000’in yarısı olan 250.000 maymun kar etmiş olacaktır. Geriye kalan 250.000 maymun ise zarar edip oyundan çıkmış olacaklar.

Peki, bu durum 10 yıl sonra ne hâle gelecektir? Basit bir hesapla; 1.000.000/2¹⁰=1000 ile 1000 maymunun kazandığı görülecektir. 20 yıl sonra ise sadece 1 maymun kazançlı çıkacak ve milyarder olacaktır. Bu maymun, tahmin edileceği üzere tüm övgüleri üzerine çeken “başarılı maymun” unvanını kazanacaktır.

Peki, insanlar bu maymunumuzu nasıl yorumlayacaklar? Eğer bir maymun istisnasız 20 yıl boyunca kazanıyorsa, bunda bir hikmet olmalı, değil mi? Belki özel bir muz yiyor olabilir, belki kafesin en doğru köşesinde ters duruyor olabilir. Kesinlikle bir başarı reçetesi olmalı, öyle değil mi?

Bu düşünce hatasına tarihçilerde sıkça rastlanır. Örneğin, Napolyon’un Rusya seferini yapmaması gerektiği veya Hitler’in kurmaylarının sözlerini dinlememesi gibi durumlar daha iyi açıklanmak istendiğinde Sezar örneğini kullanabiliriz. Yani, Sezar’ın kahinin söylediklerini dikkate alması veya almamasını değerlendirelim. Acaba Sezar, kahinin sözlerine kulak vermesi gereken bir durumda mıydı, yoksa bu tavsiyeyi dikkate almamakta haklı mıydı?

“Bugünkü bakış açımızla, evet, Sezar’ın kahinin sözlerine kulak vermesi gerekirdi çünkü o dönemde saldırının eşiğinde olunduğuna dair birçok ipucu bulunuyordu. Ancak, bu işaretler yalnızca geriye dönüp baktığımızda bu kadar net bir şekilde görülebiliyor. O zamanlarda, birçok çelişkili ipucu mevcuttu. Bazıları saldırının geleceğine işaret ederken, bazıları ise etmiyordu.

Kararın kalitesini, yani Sezar’ın kahinin sözlerini dinleyip dinlememesini değerlendirebilmek için o dönemdeki bilgi durumunu hayal etmeli ve sonradan edindiğimiz tüm bilgileri dikkate almalıyız. Bunun için öncelikle Sezar’ın gerçekten saldırıya uğradığı bilgisini süzüp çıkarmamız gerekmektedir.

Sonuç Ön Yargısı Nedenleri

Sonuç ön yargısı, genellikle aşağıda belirtilen nedenlerden ötürü ortaya çıkar:

Hindsight bias: Hindsight bias, insanların geçmiş olayların sonuçlarını bildikten sonra o olayları daha öngörülebilir veya kaçınılmaz olarak görme eğilimini ifade eder. Bu, sonuç ön yargısının bir nedeni olabilir çünkü insanlar sonuçları göz önüne aldığında, kararların kalitesini değerlendirme yetenekleri bulanıklaşır.

Öğrenme süreci: Sonuçlar genellikle öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Eğer bir aksiyon genellikle iyi sonuçlar doğuruyorsa, insanlar genellikle bu aksiyonun doğru olduğuna inanır. Ancak, her iyi sonucun arkasında iyi bir karar süreci olmayabilir.

Sorumluluk kaçınma: İnsanlar genellikle kötü sonuçların sorumluluğunu kabul etmek istemezler. Eğer bir karar kötü bir sonuca yol açtıysa, bu kararı alan kişi genellikle hatasını kabul etmek yerine, kötü sonucu öngörülemez bir duruma bağlamayı tercih eder.

Bilgi eksikliği: Sonuç ön yargısı aynı zamanda bilgi eksikliği nedeniyle de ortaya çıkabilir. İnsanlar genellikle bir kararın kalitesini değerlendirmek için gerekli olan tüm bilgilere sahip olmayabilir ve bu nedenle sonuçları, kararın kalitesi hakkında bir gösterge olarak kullanabilirler.

Sonuç ön yargısının farkında olmak ve onu tanıyabilmek, bireylerin ve organizasyonların daha bilinçli, dikkatli ve objektif kararlar almasına yardımcı olabilir. Karar verme sürecinin kalitesi, sonuçtan bağımsız olarak değerlendirilmeli ve sürekli geliştirme için bir fırsat olarak görülmelidir.

Unutmayın, iyi bir sonuç her zaman iyi bir kararın ürünü olmayabilir ve kötü bir sonuç her zaman bir hata anlamına gelmez.

Kaynak:
➡️ Baron, J.; Hershey, J. C.: “Outcome bias in decision evaluation”, Journal of Personality and Social Psychology 54 (4), 1988, S. 569–579.
➡️ Forbes

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu