Günlük yaşantımızda birçok konuda geniş bir bilgi yelpazesine sahip olduğumuzu düşünürüz. Ancak bu bilgiler çoğu zaman yüzeyde kalır ve derinlemesine bir anlayışa ulaşmamızı engeller. İşte bu durumu tam anlamıyla ifade eden bir kavram var: “Şoför bilgisi”. Bu yazımızda, şoför bilgisi hakkında detaylı bilgiler vereceğiz.
Şoför Bilgisi Nedir?
Herhangi bir aptal bilebilir. Önemli olan anlamaktır.
Albert Einstein
Şoför bilgisi, genellikle bir kişinin bir konuyu sadece yüzeyde anladığı durumları ifade etmek için kullanılan psikolojik bir kavramdır. Bu kavram, genellikle bir kişinin bir şeyi yüzeysel olarak bilmesi durumunda kullanılır.
Muhtemelen alternetif versiyonlarına çeşitli platformlarda denk gelmiş olabileceğiniz ve ilk olarak başarılı yatırımcı Charlie Munger tarafından anlatılan Planck hikayesi de böylesi bir bilgiye atıfta bulunur.
1918 yılında Fizik dalında Nobel Ödülü alan Max Planck, Almanya’da çeşitli seminerlere katılıyor ve buralarda kuantum fiziği hakkında benzer konuşmaları yapıyordu. Onu gideceği yerlere götüren şoförü de seminerlere katıldığından Planc’ın yaptığı konuşmayı iyice ezberlemişti.
Şoför bir gün Planc’a, “Sayın Planck, hep defasında konuşmayı yapmaktan sıkılmış olmalısınız. Münih’teki konuşmanızda sizin yerinize bu seferlik bu görevi üstlenmeyi teklif ediyorum. Siz de benim şoför şapkamı takıp benim size yaptığım gibi en ön sıradan beni izlersiniz. İkimiz için de güzel bir değişiklik olur.”
Bu fikri oldukça eğlenceli bulan Planck teklifi kabul etti ve şoför, Planck rolüne girip seçkin bir izleyici topluluğunun önünde, kuantum fiziği hakkındaki her zamanki o uzun konuşmayı hatasız bir şekilde yapmaktaydı. Ta ki, bir başka fizik profesörünün soru yöneltmesine kadar.
Soru karşısında afallaması beklenen şoför, soğukkanlılığını bozmadan; “Münih gibi ilerici bir şehirde böylesine basit bir soruyla karşılaşacağımı hiç ummazdım. Bu soruyu cevaplamasını bizzat şoförümden rica ediyorum.” şeklinde cevap vermiştir.
Charlie Munger’e ait Planck’ın bu hikayesini, üniversite zamanlarımda Einstein ile özdeştirilmiş versiyonunu arkadaşımdan ilk kez dinlediğimde şoförün pratik zekasına hayran kalmıştım ve hikayeden aldığım ders ise zeki insanların arasında bulunmanın ne derece faydalı olduğuna dair bir çıkarımdı.
Hikayenin aslında Einstein değil, Max Planck etrafında döndüğünü öğrendikten sonra, asıl mesajın zeki insanlarla beraber olmakla ilgili değil, bir şeyi yüzeysel bilmekle gerçekten bilmek arasındaki fark olduğunu öğrenince afallamadım desem yalan olur. Hikayeyi anlatan Munger, iki tür bilgi olduğunu götermek istemiştir:
- Gerçek bilgi: Bu, bilgilerini zaman ve zihinsel çaba harcayarak elde eden insanlarda bulunur.
- Yüzeysel bilgi; Derinlemesine bilmeyen, biliyormuş gibi yapan insanların oluşturduğu şoför bilgisi.
Şoför bilgisinden nasibini almış insanlar tabiri cazise gösteriyi sergilemeyi öğrenmişlerdir ama aktardıkları bilgilerin içi boştur ve bu bilgileri de ikna edici şekilde boş laflarla savurma derdindedirler. Bazen bilinçsizce, anlayış eksikliklerini örtmek için gerçeklerden yoksun laf kalabalığı yaparlar. Çoğu zaman bilgi yanılsamasına sahiptirler. Peki gerçekte sahip olduğumuz bilginin bir eşik sınırı var mıdır?
Gerçekte Sahip Olunan Bilgi
“Bildiğim bir şey varsa hiçbir şey bilmediğimdir” diyen Sokrates’e nazaran Warren Buffett, bir nevi neleri daha iyi bildiğinin sınırını gösteren ve böylesi durumlar için cuk diye oturan bir tabir kullanmıştır: “Circle of Competence (Türkçesi: Yeterlilik çemberi)”. Bu çemberin içinde kalanlar kişinin gerçekten anladıkları şeyleri gösterir. Buna karşılık dışında kalanları ise kişi hiç anlamaz ya da sadece kısmen anlar.
Buffett, “Yeterlilik çemberinizi bilin ve içinde kalın. Çemberin büyüklüğü öyle çok da önemli değildir. Ancak çemberin çizgilerinin tam olarak nereden geçtiğini bilmek hayati derecede önemlidir.” der ve Charlie Munger ekleme yapar: “Yeteneklerinizin neler olduğunu keşfetmelisiniz. Şansınızı yeterlilik çemberinizin dışında denediğinizde berbat bir kariyeriniz olacaktır. Bunun neredeyse garantisini verebilirim size.”
Herhangi bir konu hakkındaki yüzeysel bilgi birikiminin olumsuz etkilerini düşününce bilginin gücü ortaya çıkmaktadır. Zümer suresinde geçen bir ayeti pekala konuyla ilişkilendirebiliriz; “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?“
Gerçekten bilgi sahibi olanlar ne bildiklerinin farkında oldukları gibi ayrıca ne bilmediklerinin de farkındadırlar. Gerçekten bilme denilen kavram içerisinde ciddi bir emek barındırmaktadır. Bunun matematiksel eşiğini belirlemek adına on bin saat barajı denilen ve bir şeyde uzmanlaşmak için gerekli sürenin ne olduğuna dair bir olgu bulunmaktadır.
Bir şeyi yüzeysel bilmek, onu derinlemesine öğrenebilmeyi teşvik etmelidir. Böylece, kendi yeterlilik çemberinin dışında olduğunun farkında olan kişi, gönül rahatlığıyla “Bilmiyorum!” diyebilir.
Kaynak:
➡️ Charlie Munger – “USC School of Law Commencement – Mayıs 13, 2007”. Munger, Charlie: Poor Charlie’s Almanack, Donning, 2008, S. 436.
➡️ Munger, Charlie: “A Lesson on Elementary Worldly Wisdom as It Relates to Investment Management and Business«, University of Southern California, 1994 in Poor Charlie’s Almanack, Donning, 2008, S. 192
Bir yanıt yazın