Psikoloji

Asch Deneyi: Sürü Psikolojisinin Gücü

Asch deneyi, 1950’lerde sosyal psikolog Solomon Asch tarafından yürütülen bir deneydir ve toplumsal uyum ve sosyal baskı gibi konuları araştırmak için tasarlanmıştır.

Solomon Asch Deneyi Ne Anlatır?

50 milyon insanın aptalca bir şeyin doğru olduğunu ısrarla iddia etmesi o şeyi doğru kılmaz.

Somerset Maugham

Asch deneyi, topluluk içinde bireylerin düşüncelerini ve eylemlerini nasıl değiştirdiğini gösteren önemli bir çalışma olarak ün yapmıştır. Deney, bireylerin sosyal baskı altında nasıl uyum sağladığını ve çoğunluğun görüşlerine nasıl boyun eğdiğini incelemeyi amaçlar.

Bu kavram kimi zaman sosyal ispat, kimi zaman da sürü psikolojisi olarak adlandırılır ve kişiye tabiri caizse “Diğerleri gibi davrandığım zaman doğru davranırım.” dedirtir. Bir nevi, herhangi bir fikir ne kadar çok insan tarafından doğru kabul edilirse, fikrin o derece doğru olduğunu varsayarız.

1950 yılında yapılan Solomon Asch deneyi ile topluluk baskısı ile sağduyunun nasıl çarpıtıldığı gözler önüne serilmiştir. Deneyde bir deneğe farklı boyda çizgiler gösterilmiş ve kendisinden sadece gösterilen çizginin referans çizgiden uzun mu, eşit mi yoksa kısa mı olduğunu söylemesi istenmiştir.

Oldukça basit bir görev olan bu istek karşısında deneğimiz eğer odada yalnızsa gösterilen bütün çizgileri doğru değerlendirmiştir zira bu kolay olduğu kadar beklenen bir değerlendirmedir.

Ancak işin garipleştiği nokta odaya denek süsü verilmiş, deneyin parçası olan yedi kişi daha alınmasıyla başlamıştır. Oyuncuların hepsi, referans çizgisi bariz şekilde daha uzun olmasına rağmen “kısa” yanıtını vermişlerdir. Sıra deneğimize geldiğinde ise sürüyle ortak paydada buluşacağı cevabı vermiş, kendisinden önce cevap verenlerin söylediği yanlışı terkrarlamıştır.

Solomon Asch Deneyi

Gündelik Yaşamda Asch Deneyi

Sosyal ispatı, zaman zaman gündelik yaşamlarımızda görmek pekala mümkündür. Ne zaman ki düşünmeden birisinin yaptığı şeyi taklit edip biz de yaptığımızda hemen etrafımızdan birisinin “X kişi pencereden atlasa sen de mi atlayacaksın?” dediğine şahit olmuşuzdur. İşte bu tam da sosyal ispata yönelik bir örnektir.

Diyelim ki yemekten sonra hesap öderken sırada bekliyorsunuz ve önünüzde hesap ödemek için bekleyen kişiler var. Sıra kendisine gelen kişiler hesap öderken bir yandan da bahşiş bırakıyor. Böylesi bir ortamda sıra size geldiğinde ne yaparsınız? Bunun da deneyi yapılmış ve beklenen sonuç çıkmıştır; sıra kendisine gelen denekler tıpkı diğerleri gibi bahşiş bırakmıştır.

Bu etkiyi alışveriş reklamlarında da görmek pekala mümkündür. Herhangi bir ürünün en çok satılan ürün olduğu iddia edildiğinde şüpheci olmakta fayda var. Zira çoğu zaman bu kandırmaca bir argüman olmaktadır. Ki bir ürün sırf en çok satıldığı için neden daha iyi olsun?

Benzer şekilde tiyatroda yuh çekmeyi, operada ayağa kalkıp alkışlamayı, futbol maçında oyuncuya, hakeme küfredilmesi ve daha nicesi bu etkinin bir parçasıdır. Neden mi böyle davranıyor dersiniz? Aslında cevabı oldukça basit: Topluluk baskısı. Ama gelin bu cevabı potansiyel nedenleriyle irdeleyelim.

Neden Topluluk Baskısından Etkileniyoruz?

Bu soruya uzmanlar tarafından verilen cevaplardan belki de en tatmin edici olanı, evrimsel geçmişimize yapılan atıftır. Zira hayatta kalmak adına iyi bir strateji olarak grubun birbirine olan güveni hayati olmaktaydı.

Varsayalım ki, 50.000 yıl önce avcı-toplayıcı arkadaşlarınızla beraber ormanlık bir alanda dolaşıyorsunuz ve birden dostlarınız tabanları yağlıyor. Bu durumda siz ne yapardınız? Durup, oradaki şeyin gerçekten de tehlikeli bir şey olduğunu anlamayı mı çalışırdınız?

Muhtemelen siz de dostlarınızın ardından koşarsınız, hem de vargücünüzle. Kafa yormayı sonraya, emniyette olduğunuz bir zamana bırakacaksınızdır. Hiç farklı davrananlar olmamış mıdır? Elbette ki olmuştur lakin gen havuzundan böyle bir davranış yok olmakla sonuçlanmıştır. Bu davranış şeması içimizde o kadar derinlerde yer etmiştir ki, bugün bile “hayatta kalmak adına” hemen uygulamaktayız.”

Sosyal ispatın işe yarar olduğu durumlar elbette ki salt uzun geçmişlerde kalmamıştır. Bugünler de bile birçok durumda faydasını görebiliriz. Örneğin, futbol maçına biletiniz var ama stadyumun yerini bilmiyorsunuz. Bu durumda futbol takımına ait formaları giyinmiş insanların peşinden gitmekte fayda vardır değil mi?

Günümüzden bir örnek verelim. Sitcom dizileri izlediyseniz muhtemelen kahkaha efektini fark etmiş olabilirsiniz. Oldukça popüler olan bu sosyal ispat örneğinin gerçekten de seyircileri gülmeye teşvik ettiği kanıtlanmıştır.

Sosyal ispatın yakın tarihte görülen en etkileyici örneklerinden biri de Joseph Goebbels’in 1943’teki “Topyekün savaşı istiyor musunuz?” konuşmasında yaşanmıştır.

Belki de insanlara teker teker ve cevapları anonim kalacak şekilde sorulsa aşırı fanatikler dışında pek çok kimse bu saçma öneriyi onaylamazdı.

Sonuç olarak, Asch deneyi, insanların sosyal baskı altında düşünce ve davranışlarını nasıl değiştirdiklerini açıkça ortaya koyan önemli bir çalışmadır. Bu bilgiyi göz önünde bulundurarak, bireylerin kendi bağımsız düşüncelerini ve değerlerini korumaları ve başkalarının görüşleri karşısında eleştirel düşünme becerilerini kullanmaları önemlidir. Ayrıca, çoğunluk görüşüne karşı durma cesaretini göstermek ve doğru olduğuna inandığınız şeyler için ses çıkarmak, hem kişisel gelişim hem de toplumun ilerlemesi açısından değerlidir.

Kaynak
➡️ Asch, S. E.: »Effects of group pressure upon the modification and distortion of judgment«: Guetzkow, H. (Yayımcı.): Groups, leadership and men, Carnegie Press, 1951.
➡️ Kahkaha efekti için bkz: Platow, Michael J. et al. (2005): »It’s not funny if they’re laughing: Self-categorization, social influence, and responses to canned laughter«, Journal of Experimental Social Psychology 41 (5), 2005, S. 542–550.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu