Din

Kureyş Suresi

Kureyş Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 106. suresi olup, 4 ayetten oluşur. Mekke döneminde nazil olmuştur. Kısa bir sure olmasına rağmen, Allah’ın insanlara verdiği nimetleri ve bu nimetlere nasıl karşılık verilmesi gerektiğini anlatan önemli bir mesaj taşır.

Bu sure, adını Mekke’nin en büyük ve en güçlü kabilesi olan Kureyş’ten alır. Kureyş kabilesi, Mekke’nin yöneticisi konumundaydı ve ticaret yollarını kontrol ederek büyük bir zenginliğe sahipti. Aynı zamanda Kâbe’nin muhafızları oldukları için, Arap yarımadasında büyük bir itibar kazandılar. Bu saygınlıkları sayesinde, ticaret yaparken kimse onlara zarar vermeye cesaret edemezdi.

Sure, Allah’ın Kureyşlilere verdiği nimetleri hatırlatarak, onlardan yalnızca kendisine ibadet etmelerini istemektedir. Mekke, çölün ortasında bir şehir olmasına rağmen, Kureyşliler ticaret sayesinde refah içinde yaşıyorlardı. Ancak onlar, Allah’a şükretmek yerine putlara tapmaya devam ettiler. Bu yüzden sure, onları uyararak gerçek şükrün yalnızca Allah’a ibadet etmekle mümkün olduğunu vurgular.

Kureyş Suresi’nin mesajı sadece bu kabileye değil, tüm insanlara yöneliktir. İnsan, sahip olduğu nimetlerin farkında olmalı ve bu nimetleri kendisine verenin Allah olduğunu bilerek O’na yönelmelidir. Allah’ın verdiği rızkı ve güvenliği bir lütuf olarak görmek, insanın görevlerinden biridir. Dolayısıyla bu sure, insanlara nankörlük etmemeyi ve şükretmenin sadece sözle değil, ibadetle olması gerektiğini hatırlatır.

Kureyş Suresi’nin Yazılışı, Okunuşu ve Anlamı

Arapça
Türkçe
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Bismillâhirrahmânirrahîm
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
لِإِيلَافِ قُرَيْشٍ
1.
Li îlâfi kureyş
Kureyş’in güvenliği için.
→ Bu ayet, Kureyş kabilesinin Allah tarafından nimetlerle donatıldığını ve güvenlik içinde yaşadıklarını hatırlatmaktadır.
إِۦلَٰفِهِمْ رِحْلَةَ ٱلشِّتَآءِ وَٱلصَّيْفِ
2.
Îlâfihim rihleteş-şitâi ve’s-sayf
Onları kış ve yaz yolculuklarına alıştırdığı için.
→ Kureyş kabilesi, kışın Yemen’e, yazın ise Şam’a ticaret kervanları düzenleyerek rızıklarını kazanıyordu. Allah, onları bu nimetlerle donattı.
فَلْيَعْبُدُوا۟ رَبَّ هَٰذَا ٱلْبَيْتِ
3.
Fel ya’budû rabbe hâzâl beyt
Öyleyse bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsinler.
→ Allah, Kureyşlilere nimetler verdiği için onlardan yalnızca Kendisine ibadet etmelerini istemektedir.
ٱلَّذِىٓ أَطْعَمَهُم مِّن جُوعٍۢ وَءَامَنَهُم مِّنْ خَوْفٍۭ
4.
Ellezî at’amehüm min cû’in ve âmenehüm min havf
Kendilerini açlıktan doyuran ve korkudan emin kılan O’dur.
→ Allah, Kureyşlileri hem açlıktan korumuş hem de düşmanlardan güvende tutmuştur. Bu nimetlerin karşılığında Allah’a ibadet etmeleri gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu