EkonomiPsikoloji

Kazananın Laneti (Winner Curse)

Kazananın laneti, özellikle kaynakların sınırlı olduğu rekabetçi ortamlarda gözlemlenir. Örneğin, nadir bir koleksiyon öğesi, bir gayrimenkul veya bir şirketin satışında yapılan bir açık artırmada, potansiyel alıcılar arasında rekabet olabilir. Bu durumda, kazanan tarafın diğer teklif verenlere göre daha yüksek bir teklif yapması ve sonunda üstün gelen olması mümkündür.

Kazananın Laneti Nedir?

Kazananın laneti (İngilizce: Winner’s curse), açık artırmalarda, ihalelerde veya yatırım fırsatlarında yaygın olarak görülen bir fenomendir. Bu kavram, en yüksek teklifi veren kişi veya şirketin, ödediği fiyatın gerçek değerinden daha fazla ödeme yaparak, aslında zararlı çıkan taraf olduğunu ifade eder.

Genellikle ortak değerli ihalelerde meydana gelir. Bu tür ihalelerde, öğenin değeri tüm teklif verenler için aynıdır ve her bir teklif veren, öğenin gerçek değerini tahmin etmeye çalışır. Ancak, değerlendirmeler ve tahminler genellikle belirsizlikle doludur. Dolayısıyla, tüm teklif verenler farklı değer tahminlerinde bulunabilir.

Yatırım dünyasında bu terim genellikle ilk halka arzlar için geçerlidir. Kapsamlı bir şekilde, kazananın lanet teorisi, açık artırma yoluyla yapılan herhangi bir satın alma işlemine uygulanabilir.

Örneğin, Ali, Veli ve Cumali belirli bir alan için sondaj hakları olduğunu varsayalım. Diyelim ki, sondajla ilgili tüm maliyetler ve gelecekteki potansiyel gelirler hesaba katıldıktan sonra, sondaj haklarının gerçek değeri 3 milyon dolar olsun.

Şimdi Ali’nin 2 milyon dolar, Veli’nin 4 milyon dolar ve Cumali’nin 6 milyon dolar teklif ettiğini varsayalım. Cumali müzayedeyi kazanırken, 3 milyon dolar fazla ödeme yaptı. Cumali bu fiyatın çok yüksek olduğundan yüzde yüz emin olsa dahi, bu konuda hiçbir şey yapamaz, çünkü teklif ne kadar yüksek olursa olsun, en yüksek teklif her zaman açık artırmayı kazanır.

Açık artırma ile içsel değer arasındaki boşluk tipik olarak eksik bilgilere, teklif sahiplerine, duygulara veya teklif verenleri etkileyebilecek çeşitli diğer öznel faktörlere atfedilebilir.

Genel olarak, öznel faktörler genellikle bir değer boşluğu yaratır çünkü teklif veren, bir ürünün gerçek içsel değerini belirlemek ve rasyonelleştirmek için zor bir zamanla karşı karşıya kalır. Sonuç olarak, bir öğenin değerinin en büyük aşırı tahmini, açık artırmayı kazanır.

Kazananın laneti der ki: Bir açık arttırmanın kazananı genellikle asıl kaybedendir. Uzmanlar, petrol arazileri açık arttırmalarında düzenli olarak kazanmış olanların sistematik olarak çok daha fazla ödediklerini ve seneler içinde bu sebepten battıklarını ortaya çıkarmıştır.

Tahminler 20 ile 200 milyon dolar arasında değişiyorsa gerçek değer de büyük ihtimalle arada bir yerdedir. Teklifi verenin bilgi avantajı yoksa müzayelerdeki en yüksek teklif genellikle sistemli olarak fazlasıyla yüksektir. Böylesi bir durum aslında yıkıcı kayıplar pahasına kazanılan bir tür Pirus zaferi demektir.

Neden Bu Eğilimin Kurbanı Oluyoruz?

Neden bu eğilimin kurbanı oluyoruz? Bir malın gerçek değerinin belirsiz olmasından ötürü. Ne kadar fazla taraf müzayedeye katılırsa, haddinden fazla ödenecek miktarın olasılığı da o derece artmaktadır. Bu durumun ortaya çıkmasının muhtemel birkaç nedeni vardır:

Bilgi asimetrisi: Açık artırmalarda veya ihalelerde, teklif verenler genellikle öğenin tam değerini bilmezler ve bir tahminde bulunmak zorundadırlar. Her teklif veren, öğenin değerini farklı şekilde tahmin edebilir ve bu tahminler genellikle gerçek değerden farklı olabilir. En yüksek teklifi veren kişi genellikle en yüksek değer tahminine sahip olan kişi olur ve bu nedenle öğenin gerçek değerinden daha fazla ödeme yapabilir.

Hesaplamada yanlışlık: İnsanlar genellikle riskleri ve belirsizlikleri doğru bir şekilde değerlendiremezler. Bu, özellikle belirsiz veya karmaşık durumlarda geçerlidir. Açık artırmalarda veya ihalelerde, teklif verenler genellikle riskleri ve belirsizlikleri yanlış değerlendirebilir ve bu da hatalı tahminlere ve aşırı ödemelere yol açabilir.

Rekabet, İnatlaşma ve kazanma arzusu: Açık artırmalarda veya ihalelerde, teklif verenler genellikle öğeyi kazanma arzusu ile hareket ederler işi inatlaşmaya vardırarak rasyonel karar verme yeteneklerini felce uğrratabilirler. Kazanma arzusu, teklif verenlerin öğenin değerini aşırı tahmin etmelerine ve dolayısıyla aşırı ödemeler yapmalarına neden olabilir.

Warren Buffet’ın taktiklerinden bir olan “Asla açık arttırmalara katılmayın.” sözüne kulakları dört açmakta fayda var. İlle de açık arttırmalara katılmak zorundaysanız tavan fiyat belirleyip bundan da yüzde yirmi kazananın laneti etkisini kırpın ve bu miktarı her ne olursa olsun aşmayın.

Temelde, kazananın laneti bilişsel ve duygusal sürtüşmenin bir birleşimidir. Ne yazık ki, kazananın laneti çoğu zaman gerçeğin ardından anlaşılır. Alıcı, teklif ettiği varlığa sahip olmakta galip gelir. Ancak, satın almayı etkileyen ve gelecekteki değerini etkileyen farklı faktörler nedeniyle varlığın sahiplikten sonra yeniden satış değeri muhtemelen çok daha düşük olacaktır.

Genel olarak, bir kişi bir şeyi almak için bir başkasından daha fazla teklif vermek zorunda kaldığında, dilediğinden daha fazla ödeme yapma ihtimali yüksektir, ancak bunu genellikle işlem gerçekleştikten sonra fark eder.

Kazananın laneti, ekonomi, finans ve açık artırmalar gibi alanlarda kullanılan önemli bir kavramdır. Bu durum, alıcıların değerlendirme yaparken objektif olmaları ve gerçek değeri dikkate almaları gerektiğini vurgular. Aksi takdirde, aşırı ödeme yapma riskiyle karşı karşıya kalırlar.

Kaynak:
➡️ Organizational Behavior and Human Decision Processes 111 (2), Mart 2010, S. 139–146.
➡️ The Psychology of Judgment and Decision Making, McGraw-Hill, 1993, S. 248.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu