Psikoloji

İmposter Sendromu: İç Kemirten Sahtekarlık Hissi

Kişinin elde ettiği haklı başarıların kendisine haksızca görünmesi ile iyice ayyuka çıkan İmposter sendromu kişinin kendi başarılarından ve becerilerinden sürekli şüphe duymasını sebep olur. Hatta öyle ki kişi bitmek bilmeyen bir kendini yeme ile sanki “sahtekarmış, sahtekarlık yapıyormuş” gibi hissetmeye başlar.

İmposter Sendromu

İmposter Sendromu Nedir?

Kendimi üçkağıtçının teki olarak görmekten alıkoyamıyorum.

Albert Einstein

İmposter sendromu, kişinin başarılarını ve yeteneklerini sürekli olarak şüpheyle karşılaması ve kendi başarısını hak etmediği düşüncesini taşıması durumunu ifade eder.

Genellikle başarılı bireylerde görülen bir durum olup, kişinin kendi başarılarını içselleştirememesi ve bu başarıların da şans, zamanlama veya başkalarını kandırma sonucu olduğunu düşünmesi durumudur. Bu bireyler genellikle, hak ettiklerinden daha fazlasını elde ettiklerini ve bir gün sahtekar olarak ifşa edileceklerini hissederler.

Bu durumun sebepleri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Örneğin, aile beklentileri, toplumsal baskılar, kişilik özellikleri veya çalışma ortamındaki belirsizlikler bu durumu tetikleyebilir.

İlk kez 1970’li yıllarda Suzanna Imes ve Pauline Rose Clance adlı iki psikolog tarafından kullanılan terim, başlangıçta çoğunlukla yüksek başarı gösteren kadınlarda görüldüğü düşünülmekteydi.

Daha sonraki araştırmalar ise cinsiyetten bağımsız olarak, özellikle mükemmeliyetçi bir yaklaşıma sahip olan bireylerde görüldüğünü göstermiştir.

Sürekli olarak daha iyi olmayı hedefleyen mükemmeliyetçi bir birey, zaten başarılı olduğu konularda bile kendisinin eksik yönlerini bulmaya odaklanır ve adeta kendisine çuvaldızı batırır. İmposter sendromundan müzdarip olan bir kişi, şüphe duygusunun da etkisiyle kendisini adeta sahtekar gibi hissetmeye başlar. Hatta bu durumun dozajı o kadar artar ki, çevresindeki insanlar tarafından kusurlarının bir gün keşfedileceğini düşünür.

İş bu noktaya gelir ki, şüphelerinizi haklı çıkaracak güçlü kanıtlar bulmak için takıntılı hale gelirsiniz. Örneğin, iyi bir eğitime sahip olup kendisini geliştirmek için çeşitli araçlardan faydalanan bir öğrenci olduğunuzu düşünelim. Sorumluluklarınızı yerine getirip sıkı çalışan her öğrenci gibi derslerinizden yüksek notlar alıyor olabilirsiniz.

Ancak zihninizi sürekli meşgul eden bir düşünce var; edindiğiniz başarıya tesadüfen geldiğinizi, işin inceliklerini bilen herkesin sizin yaptığınız şeyleri kolayca yapabileceğini ve bu nedenle o incelikleri öğrendiklerinde sizin abartılacak bir yönünüz olmadığının düşünüleceğini, adeta maskenizin düşeceğini hissediyorsunuz.

Dahası, sınavlarda başarılı notlar almanızı, çalıştığınız yerlerin tesadüfen sınavda çıkmasına bağlarsınız. Üstelik halihazırda sınavda çıkabilecek konuları zaten çalışmanız gerektiği halde bunu yaparsınız.

Özetlemek gerekirse, sahtekarlık sendromu, bir kişinin kendini sürekli olarak sahte gibi hissettiği deneyimi ifade eder. Başka bir deyişle, kişi her an bir sahtekar olarak ortaya çıkacakmış gibi hisseder. Bu his, kişi alanında uzman olsa bile geçerlidir. Kendi bulunduğu konuma gerçekten ait olmadığını, oraya şans veya torpil gibi faktörlerle ulaştığını düşünür.

Sosyal durumu, iş hayatı, beceri seviyesi, yetenekleri veya uzmanlık derecesi ne olursa olsun herkesi etkileyebilir. Bu yönüyle Dunning-Kruger etkisi‘nin tam tersi bir özellik gösterir.

İmposter Sendromu Belirtileri

İmposter sendromu belirtileri genellikle bireyler arasında değişkenlik gösterir, ancak aşağıdakiler genellikle bu sendromun tipik belirtileridir:

Kendine güvensizlik: Bireyler genellikle yeteneklerinden, bilgilerinden veya becerilerinden emin olamazlar. İyi bir iş çıkardıklarında bile genellikle başarılarını küçümserler.

Başarıları tesadüfe bağlama: Bireyler genellikle başarılarını şansa, şanslı olmaya veya başkalarını manipüle etmeye bağlarlar. Kendi çabalarının veya yeteneklerinin başarılarına katkıda bulunduğunu düşünmezler.

Aşırı çalışma: İmposter sendromu yaşayanlar genellikle çok çalışırlar. Başkalarının onları ‘sahtekar’ olarak görmemesi için daha fazla çaba sarf ettiklerini hissederler.

Mükemmeliyetçilik: İmposter sendromu olanlar genellikle hata yapma korkusuyla mükemmeliyetçi olabilirler. Bir görevi tam anlamıyla mükemmel yapamamak onları büyük ölçüde strese sokabilir.

Diğerlerinin beklentilerini karşılama korkusu: Bu bireyler genellikle başkalarının beklentilerini karşılayamama korkusu yaşarlar. Başkalarının onları daha yüksek bir standartta gördüğünü ve bu standardı karşılayamayacaklarını düşünürler.

Başarılarını küçümseme: Başarılarını genellikle “büyük bir şey değil” olarak nitelendirirler ve bu başarıların kendilerine özgü olduğunu kabul etmekte zorluk çekerler.

Eğer bu belirtilerden birkaçını kendinizde fark ediyorsanız, bir uzmana danışmak faydalı olabilir. Unutmayın, İmposter sendromunun etkileri kişinin genel yaşam kalitesini ve başarı potansiyelini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

Sahtekar Gibi Hissetmek

Bazı insanlar için, imposter sendromu başarıya yönelik motivasyon duygularını artırabilirken, genellikle sürekli endişe şeklinde bir bedeli vardır. Kendinizi sahtekarlıkla suçlanmaktan korumak için gereğinden fazla hazırlık yapabilir veya aşırı çalışabilirsiniz.

İmposter sendromuyla ilgili bir sorun, bir şeyi başarıyla yapma deneyiminin inançlarınızı değiştirmemesidir. Hatta en basitinden arkadaşlarınızla yemek yerken bile, kafanızda “Ben burada olma hakkını nasıl kazandım?” gibi düşünceler belirebilir. Başarı elde etmek, sendromun etkisini azaltmıyor, aksine ne kadar çok başarırsanız başarın, kendinizi o kadar çok sahtekar gibi hissedebilirsiniz.

Kendinizi sık sık sahtekar veya sahtekar gibi hissediyorsanız, bir terapistle konuşmak faydalı olabilir. Genellikle sahtekarlık sendromunu karakterize eden olumsuz düşünme, kendinden şüphe duyma ve kendini sabotaj, hayatınızın birçok alanında etkili olabilir.

İmpostor Sendromundan Faydalanmak

Her ne kadar imposter sendromu genellikle olumsuz bir durum olarak ele alınsa da, bu durum doğru bir bakış açısıyla kişisel ve profesyonel gelişim için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Bu sendromun bazı olası olumlu yönleri şunlardır:

Öz-farkındalık: İmposter sendromu, kişinin kendi düşüncelerini, hislerini ve inançlarını daha derinden anlamasına yardımcı olabilir. Bu öz-farkındalık, kişisel gelişim yolunda önemli bir adımdır.

Mükemmeliyetçilik: İmposter Sendromu’nu yaşayanlar genellikle mükemmeliyetçi olma eğilimindedirler. Her ne kadar aşırı mükemmeliyetçilik stres ve anksiyete yaratabilirse de, bu özellik aynı zamanda kişinin işinde mükemmeli hedeflemesini sağlar. Bu, özellikle iş dünyasında, yüksek standartları olan alanlarda bir avantaj olabilir.

Empati ve anlayış: Kendi yetersizlik hislerini yaşayan bir kişi, başkalarının da benzer duygular yaşayabileceğini anlama kapasitesine sahip olabilir. Bu, kişinin daha empatik ve anlayışlı bir lider, yönetici, ekip üyesi veya arkadaş olmasına yardımcı olabilir.

Sürekli öğrenme: Kendi yeteneklerini veya bilgisini sorgulayan bir kişi genellikle sürekli öğrenmeye ve gelişmeye açık olur. Bu durum, özellikle hızla değişen ve sürekli yeni bilgi gerektiren modern iş dünyasında büyük bir avantaj olabilir.

Yukarıda belirtilen potansiyel yararları elde etmek için, imposter sendromunun olumsuz etkilerini yönetmeyi öğrenmek önemlidir. Bu, genellikle kendini kabul etmek, başarıları içselleştirmeyi öğrenmek ve gerektiğinde profesyonel yardım almak anlamına gelir.

Tekrar belirtmek isterim ki, imposter sendromunun belirtileri ciddi anksiyete ve stresle ilişkilendirildiğinden, bu belirtilerle başa çıkmanın yollarını bulmak adına profesyonel yardım almak gerekebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu